
kitap dünyasi
Mentörün Yol Rehberi ( 0rtaokul Rehberlik Kitabi-1)
BU AĞLAMAYI DINDIRMEK İÇIN YAVRU
Senin uğruna bu yola atıldık. Acılarına ortak olmak, ızdıraplarını dindirmek,
gönlünü âbâd etmek için... Bize gönül koyma! ‘Ağırdan aldık’;
vaktinde imdadına yetişemedik. Ama inan; sînemizde hep Yakub’un
âh u efgânını , içimizde Zelîha’nın aşk u hicranını taşıdık durduk.
O âb-endâm kâmetinin iki büklüm olduğunu her gördükçe, perişan kâkülün
gibi kalbim de dağılıp gitti. Buruk boynun ve mahzun bakışların
karşısında kaç defa kaddim büküldü, gözlerim doldu. Her feryadıma
senin türkünden bir nağme katıp destanını dile getirmek istedi isem
de, iniltin içimi yaktı; derdin gözümde büyüdü, içim burkuldu...
Hem de sana el uzatmağa utanıyordum... Âbâ-ı kenâisiyyeyi hatırlatan
yapmacık şefkatimle karşına çıkmağa ar ediyordum. Zira sana,
gözümün önünde kıydılar. Zülüflerini târumâr edip, bu hâle koydular.
Beynini söndürürken, kalbini kursağına yedirirken, görmüştüm olup
bitenleri ve uzatamamıştım günahkâr ellerimi... Sızlanışına rağmen
uzatamamıştım... Kaderin Faustun kaderi, ama Mefiston kim..? Kim
revâ gördü bunları sana...?
Emin bir ülkede idin. Sıcak bir yuvan vardı. Rızkın başının ucunda
ve işin yolundaydı. Sonra şu vahşetzâra geldin ve geldiğine bin pişman
oldun. Ama gelmemek elinde değildi. Geldin ve etrafını büsbütün
boş bulup hâline âşina kimse göremedin. Âh u efgânını, sadece sen
duyuyordun.
Ve sana koşanlar, sadece midenin arzu ve isteklerine koşuyorlardı.
Senin bugünkü yürekler yakan feryatların, tâ o zaman başlamıştı. Tâ
o zaman terk edilmiştin. Hem de ‘en sevimli’ iken. Sen, başkalarının
keyf ve eğlencesi olarak elde idin, kucakta idin; bir gül gibi göğüste idin,
dudakta idin. Ama senin için yapılan şeylerde sana ait olanı bulmak
mümkün değildi. Gariptin, yalnızdın ve sahipsizdin...!
Dünün bugününü doğurdu ve bugünün, ne olacağı belirsiz yarınlarını
hazırlamakta. Yolların ayırımındasın yavrucuk...!
Şimdi bana müsaade et de, şu bâdirede Bahadırın olayım. Mızrabımı
senin için vurup, feryâdımı rûhuna duyurayım. Bu fırtına ve bu yangında,
gerektiği an imdâdına koşamadığım için de, kaldırım taşı gibi şu
mücrim başımı ayaklarının altına koyayım ve bütün mücrimler adına
senden özür dileyeyim: Bir keyf uğruna varlığına sebebiyet verenleri,
etine kemiğine bağlanıp gönlünü unutanları, bir geçici dem için ebediyetine
kıyanları, ruhuna hoyratlık aşılayıp sefâletini hazırlayanları
affeyle yavrucuk!.